Türkiye’de Tipografi Eğitimi Üzerine

Bu yazınının amacı Türkiye’de sanat ve tasarım eğitimi veren kurumlarda verilen tipografi eğitiminin geliştirilmesine yönelik düşünceleri ortaya koymak, problemleri tespit etmek ve onları belli başlıklar altında toplayarak yapılacak tartışmalara katkı sağlamaktır. Yapılacak her katkı tipografi eğitimine ilişkin düşüncelerin bir sistematiğe oturması açısından önemlidir. Bu amaçla tipografi eğitimine ilişkin belirlenen başlıklar açıklamaları ile aşağıda verilmiştir.

Murat Ertürk
Türkçe Tipografi Topluluğu

--

Makalenin Yayımlanma Bilgisi: 2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Yazıları Dergisi’nin 30. sayısında yayımlanan Türkiye’de Tipografi Eğitimi Üzerine adlı makalenin yeniden gözden geçirilmesiyle oluşturulmuştur.

Tipografi Derslerinin Kredi ve Saat Durumları

Ülkemizin tipografi alanındaki durumuna öncelikli olarak tasarımcı yetiştiren eğitim kurumlarından başlamak ve ilgili bölümlerin ders programlarında yer alan tipografi derslerinin ağırlığına bakmak yerinde olabilir. Yazının ilerleyen bölümlerinde değinilen meseleleri değerlendirirken aşağıda yer alan veriler neden-sonuç ilişkisini kurmamızda yardımcı olabilir. Seçkisiz olarak örneklenen Türkiye’deki başlıca grafik tasarım ve görsel iletişim tasarımı bölümlerinin lisans programlarında yer alan zorunlu ve seçmeli tipografi derslerinin saat durumları incelenmiş; adlarında tipografi, yazı, kaligrafi ve yazı tasarımı gibi sözcüklerin bulunduğu dersler ve bu derslere ilişkin bilgileri paylaşan bölümlerin eğitim programları dikkate alınmıştır.

Anadolu Üniversitesi Grafik Bölümü, zorunlu ve seçmeli tipografi dersleri incelendiğinde, 25 saat zorunlu 13 saat seçmeli ders ile en fazla ders süresine sahip olan bölümdür. (2014 yılının Haziran ayında bu süre 30 saat zorunlu, 18 saat seçmeliydi) Anadolu Üniversitesi’ni 20 saat zorunlu, 4 saat seçmeli ders ile Dokuz Eylül Üniversitesi Grafik Bölümü takip etmektedir. Marmara Üniversitesi Grafik Bölümünde ise, 16 saat zorunlu, 10 saat seçmeli ders bulunmaktadır. Vakıf üniversitelerine bakıldığında Maltepe Üniversitesinde 8 saat zorunlu, 8 saat seçmeli ders (2014 yılının Haziran ayında zorunlu ders süresi 16 saatti); Yeditepe Üniversitesinde 8 saat zorunlu, 4 saat seçmeli ders bulunmaktadır.

İncelemeyi sürdürdüğümüzde, Süleyman Demirel Üniversitesi Grafik Bölümünün ders programında tipografiye yönelik 12 saat zorunlu ders bulunup seçmeli dersin olmadığı görülür. Selçuk Üniversitesi Grafik Bölümünde 6 saat zorunlu, 6 saat seçmeli ders; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Grafik Bölümünde 8 saat zorunlu, 7 saat seçmeli ders; Sakarya Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümünde 3 saat zorunlu, 3 saat de seçmeli dersin olduğu anlaşılmaktadır. İnceleme, Anadolu, Marmara ve Dokuz Eylül gibi yeterli kadroya ve uzun bir geçmişe sahip üniversitelerden görece yeni kurulan ve taşradaki üniversitelere doğru kaydıkça ders sürelerinin azaldığı açıkça görülebilmektedir.

Bilindiği gibi bölümlerin ders programlarını hazırlamalarında eğitimci sayıları ve onların uzmanlık alanları belirleyici olduğundan ders saatleri tek başına bir anlam ifade etmeyebilir, diğer derslerde yürütülen projeler üzerinden tipografiye ilişkin bilgiler aktarılıyor da olabilir; ancak dört yılı kapsayan lisans programında bir ya da iki dönemlik derslerin yeterli olmayacağı da açıktır. Öğrencilerin tipografiye ilişkin bilgileri temel düzeyden öteye geçememekte, birçok kurumda temel tipografi bilgisi dahi verilememektedir. Öğrencilerin tipografik eksikliklerinin proje derslerinde kapatılmaya çalışılması nedeniyle, temel tipografi hatalarının düzeltilmesine gerekenden fazla zaman harcanmakta, projeye odaklanmada ve plânlamada sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Uzmanlık Sorunu

Ülkemizde salt tipografi eğitimine yönelik eğitim veren bir kurumun, lisans ya da lisansüstü programın kurulamamış olmasının kaynaklık ettiği bir altyapı sorunu, uzmanlık sorununun temelini oluşturmaktadır. Bu aşamada, ilgili bölümlerin ders programlarında yer alan tipografi derslerinin süreleriyle birlikte bölümün ve eğitimcinin tipografiye verdiği önem, tipografiye bakışı, dersi veren eğitimcinin tipografik yeterliliği ve derslerinde tipografiye ele alışı gibi meseleler akla gelmektedir. Derinleşemeyen bir tipografi eğitimi, süreli yayın tasarımı, ambalaj tasarımı, bilgilendirme tasarımı gibi görsel iletişim tasarımının alt disiplinlerinde uzmanlaşmaya yönelik bir tipografi eğitimini de mümkün kılmamaktadır. Lisansüstü eğitim alarak akademik hayata atılmayı hedefleyen bir adayın tipografik düzeyi, lisans düzeyinde aldığı eğitime ya da adayın farkındalığına kalmaktadır. Bu durum, ülkemizde tipografinin ve tipografi eğitiminin kurumsal bir altyapıya kavuşmasından uzun bir süre daha bahsedemeyeceğimiz anlamına gelmektedir. Bu aşamada bölümlerin tutumu önem kazanmaktadır.

Tipografi eğitiminin kurumsallaşmasının market raflarında bulunan ürünlerin tasarımlarından, literatürün gelişmesine kadar geniş yelpazede ülkemizin tipografi kültürüne doğrudan ya da dolaylı etkileri görülecektir.

Fotoğraf: Felipe Hefler

Ortak Terminoloji

Herkesin yazdığı-dizdiği bir metni kitleler ile paylaşabildiği bir zamanda, tipografi, yalnız ilgili eğitim kurumlarının programlarında yer alan bir ders olmasının ötesinde, ilkokuldan itibaren bütün yurttaşların içselleştirmesi gereken bir kültür olarak görülmelidir. Tipografiye ilişkin bir kültürün oluşmasının başlıca unsuru literatürün ve terminoloji birliğinin oluşturulmasıdır. Bir kültürün en önemli yapı taşının o ülkenin dili olduğu düşünülürse, yabancı dilden doğru uyarlanamayan ve üzerinde farklı görüşlerin bulunduğu terimlerin kullanılması; ortak dilin oluşmasını ve tipografi kültürünün yerleşmesini engelleyen unsurlardan sadece biridir. Bu alanda yapılmış çalışmalara bakıldığında, tipografiye yönelik ilk sözlük çalışmalarından birinin, Prof. Namık Kemal Sarıkavak’ın 1998 yılında yayımladığı Latin Abecesinin Evrimi adlı çeviri-derleme kitabı ve 1997 yılında Doruk Yayınları tarafından yayımlanan Tipografinin Temelleri adlı kitabı olduğu söylenebilir. Bu ikinci kitabın son bölümünde, tipografi terimlerinin yer aldığı bir sözlük bulunmaktadır. Sözlüğün genişletilmiş hâli, Sarıkavak’ın 2009 yılında ikinci baskısı yapılan ve Seçkin Yayıncılık tarafından yayımlanan Görsel İletişim ve Grafik Tasarımında Çağdaş Tipografinin Temelleri adlı kitabında yer almaktadır. Ayrıca Türkçe Tipografi Topluluğu, tipografinin Türkçeleştirilmesine yönelik bir sözlük çalışması yürüttüğü bilinmekte ve internet sitelerinde yayınladıkları Türkçe söyleşi, çeviri ve makaleler ile ülkemizdeki tipografi alanına önemli katkılar yapmaktadır.

Terminolojinin üniversiteye, bölümün ya da dersi veren eğitimcinin tutumuna, yapılan yayınlardaki seçime göre değişkenlik göstermesi tipografi konusunda aynı dili konuşmayı ve dolayısıyla ortak bir temelin oluşmasını engelleyebilmektedir.

Deneysel Tipografi

Ortak terminolojinin oluşturulması konusunda son günlerde sıkça karşılaşılan bir durum da, deneysel grafik ya da deneysel tipografi adıyla ders ve proje isimlerine rastlanılmasıdır. Türk Dil Kurumu, deney sözcüğünü “bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem” şeklinde tanımlamaktadır (“Deney”, t.y.). Deney sözcüğünün tanımından sadece rasyonel bilginin uygulama alanlarında kullanıldığı, önceden belirlenmiş bir problemi kanıtlama ya da problemden sonuç çıkarma amacı taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu durum, deney sözcüğünün sanat ve tasarım uygulamalarında kullanımının uygun olup olmadığı sorusunu akla getirmektedir. Bilak, bu konuya ilişkin olarak bitmiş projenin deneysel olarak tanımlanamayacağını, sadece projenin yaratılış sürecinin deneysel olabileceğini belirtmektedir (Bilak, 2013). Becer ise, tasarım alanında deneyselliğin sihirli ama içi boş bir kavram olduğunu vurgular (Durmaz, 2008: 20). Tipografi alanında hangi eylemin deneysel sayılıp sayılamayacağına ilişkin kesin bir açıklama görülmese de, konunun gündeme getirilmesi ve görüşlerin ortaya konması, tipografi çalışmasının tasarım sürecini anlamlandırmada ya da tipografi dersini tanımlamada yön gösterici olabilir.

Tipografiye yönelik makale, kitap benzeri Türkçe içerik bu kadar az, yazılanlar da ilgi görmüyor, okunmuyorken deneysel tipografiye ilişkin bu terminolojik detay, ülkemizde tipografinin mevcut durumunun yanında önemsiz görülebilir. Burada dikkat çekilmek istenen, deney sözcüğünün kullanımının uygunluğu değil, temel tipografi bilgisi dahi verilemeyen bir öğrenciye deneysel tipografi adı altında yaptırılan çalışmaların ne katıp ne katamayacağı meselesi; birçok eğitimcinin deneysel uygulamaları kolaycı bir yaklaşım olarak görmesidir. Bir hayli geç kalmış olsak da, en azından eğitim kurumlarının görsel iletişim tasarımı diploması verecekleri bir adayın sahip olması gereken niteliğe ilişkin ilk önce önceliklerini belirlemeleri gerekmektedir. Böylece eğitim kurumlarının bu önceliklere göre ders içerikleri, süreleri ve atölyeleri oluşturmaları; görsel iletişim tasarımı mezunlarının sahip olması gereken temel bir düzeyin yakalanması gibi yaklaşımlar değerlendirilebilir.

Tipografi Atölyesi

Günümüzde bilgisayara sahip olan bir kişi, kendini nereden geldiğini bilmediği bir font havuzunun içinde bulmakta; yirminci yüzyılda bir metini dizmek günler sürerken, bu işlem artık çok kısa sürede yapılabilmektedir. Dizgi işleminin hızlıca yapılabilmesinin artıları olduğu kadar eksileri de vardır. Örneğin Garfield, bu duruma ilişkin olarak, bilgisayarların elle harf dökme gibi bir el işçiliğini silip attığını, zanaat kadar zanaatın getirdiği titiz yaklaşımı da ortadan kaldırdığını söyler (Garfield, 2012: 78). Kuşkusuz, çelikten harf kesme sürecini deneyimleyen bir yazı tasarımcısı ile dijital çağın yazı tasarımcısı tipografiye aynı gözlerle bakmamaktadırlar. Tipografiye titiz yaklaşımın korunması amacıyla, bölümlerde tipo baskı gibi eski basım yöntemlerinin deneyimlenebileceği bir tipografi atölyesinin kurulması, öğrencilerin tipografi ile daha sıkı bir bağ kurmalarını, tipografinin tarihsel bilincinin ve kültürünün daha iyi kavranmasını sağlayabilir. Ek olarak eski basım yöntemlerinin sanatçı ve tasarımcılar arasında bir üretim biçimi olarak tercih edildiği görülmektedir. Tipo baskı vb. basım yöntemlerinin yeni anlamlar arayan sanatçı ve tasarımcılar arasında kullanılmasına ilişkin Durmaz, tipo baskının zanaata dayalı yeni bir üretim şekli olarak sanat, tasarım ve zanaat üçgeninde yeniden hayat bulduğunu belirtmektedir (Durmaz, 2009: 85).

Kaligrafi ve Yazı Tasarımı

Kaligrafinin tipografi eğitiminde önemine ilişkin ortak görüşler bulunmaktadır. Örneğin, Jeffry Keedy harf tasarımı eğitimine harf biçimlerinin temel yapılarını, vurgularını, gerilimlerini, genişliklerini ve inşasını öğretmek için; kesik uçlu kalem, kâğıt ve mürekkeple kaligrafik çalışmalar yaptırarak başladığını belirtmektedir (Sarıkavak, 2013: 72). New York’ta bulunan Pratt Institute’den Jerry Kelly ise, harfleme (lettering) ve kaligrafinin tipografi eğitimindeki önemine dikkat çekerek, ders programında ayrı bir ders olarak ve tipografi dersinden önce yer alması gerektiğine dikkat çekmektedir (Sarıkavak, 2013: 72). Farklı uçlara sahip kalemlerin harflerde bıraktığı mürekkep yoğunlukları, harflerin yuvarlak köşelerinin dönüşlerinde oluşan kalınlık farklılıkları gibi kaligrafik ayrıntılar, bir yazı karakterini diğerlerinden farklılaştıran etmenlerdir. Bu nedenle, kaligrafi dersinin yazı tasarımı dersinin ön koşulu olarak ve tipografi derslerinden önce ders programında yer alması; kaligrafinin tipografinin kendisi olmadığı ve tipografi ile aralarındaki kavram farklılıklarının öğrencilere aktarılması açısından doğru bir yaklaşım olarak görülebilir.

Tipografi Bilimi

Ülkemizde son dönemde artan tipografide okunabilirlik ve algınabilirlik tartışmalarının ardında gözden kaçan bir unsur dikkat çekmektedir: Tipografi bilimi. Bu konuda 2008 yılında Grafik Tasarım dergisinde yayımlanan, Ellen Lupton’un Tipografi Bilimi başlıklı makalesi aydınlatıcıdır. Kendisinin verdiği örneklere göre, uygulamalı psikoloji alanında tipografi temalı deneyler 1929 yılına kadar geriye gitmektedir. Harf boylarının verimli okumaya etkisi, harflerin anatomisinin okuma hızına etkisi, kâğıt ve ekran arasındaki verimlilik farkı, satır uzunluklarının okumaya etkisi, satır başına düşen harf sayısı farklılıklarının verimliliği gibi birçok bilimsel deney yapılmıştır. Verimlilik, okunabilirlik deneyleri ile uzmanlar, tipografi deneyiminin nesnel ve öznel taraflarını ortaya koymaya çalışmışlardır (Lupton, 2008: 77–78).

Garfield ise, 1940’lı yıllarda bir yazı karakterinin okunaklılığını ölçmek amacıyla yapılan en yaygın testlerden birinin göz kırpma testi olduğunu ve 1970’lerde Kraliyet Sanat Akademisi’nin Baskıda Okunabilirlik Araştırma Bölümünde (The Readability of Print Unit) birçok araştırmanın yapıldığını belirtir (Garfield, 2012: 58–59). Bilim adamlarının ve kurumların yanı sıra yazı karakteri tasarımcılarının da, tasarladıkları karakterin okunabilirliğini test ettikleri görülmektedir. Örneğin, 1957 yılında Univers’i tasarlama sürecinde Adrian Frutiger’in okunabilirlik testlerine katıldığı, bilimsel olarak onaylandıktan sonra kullanıma sunduğu bilinmektedir (Garfield, 2012: 141).

1960’larda Margaret Calvert ve Jock Kinneir’den İngiltere’nin yol tabelalarında kullanılması için özel bir yazıyüzü tasarlanmasını istemeleri, bilgilendirme tasarımı gibi görsel iletişimin alt disiplinlerinde tipografi kullanımının değişkenlerini göstermesi açısından önemlidir. Hangi karakterin seçilmesi gerektiğinin, doğru harf aralıklarının, tabelanın en az kaç metre uzaklıktan bilgiyi okutması gerektiğinin, yazının ve tabelanın renginin ne olması gerektiğinin, otomobil ışıklarının okumaya etkisinin ölçülmeye çalışıldığı arabalı yol testleri yapılmıştır. Elde edilen veriler dikkate alınarak tasarlanan Transport’un harfleri, şoförlerin yer isimlerini olabildiğince çabuk okumasını sağlamak amacıyla tasarlanmıştır (Garfield, 2012: 148–155).

Ülkemizde yapılan çeviri çalışmaları ile gündeme taşınan tipografi bilimi terimine ilişkin duyarlılığın gittikçe arttığı gözlenmektedir. Daha üst bir noktadan bakıldığında, konunun devlet birimlerinin farkındalığı ve kültür politikası bağlamında değerlendirilebilir. Kültür politikaları, eğitim ve kalkınma kavramlarının birbirleriyle doğrudan ve dolaylı ilişkileri bulunmaktadır. Eğitimin bir amacının da kültürün aktarılması olması ve kültür aktarımının dil ile gerçekleşen bir olgu olduğu düşünüldüğünde, yazı alanımızın korunmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Özel kuruluşların, üniversitelerin ya da devletin tipografiye ilişkin duyarlılık göstermesi, ülkenin tipografi düzeyinin gelişmesi açısından önemlidir. Devletin ilgili birimlerinin ve yerel yönetim unsurlarının görüş ve programlarında yazının korunması ya da tipografi kültürüne ilişkin bir anlayışın bulunmaması, ülkenin kültür yönetimi kısmında atması gereken adımları akla getirmektedir.

Akademik Çalışmalar

Lisansüstü düzeyde üniversitelerin tipografi alanına katkısına bakıldığında, Yüksek Öğretim Kurulunun Ulusal Tez Merkezi’nde yapılan kısa bir araştırma sonucunda 18 Aralık 2016 tarihi itibarıyla elektronik ortama aktarılmış ve anahtar kelimelerinde tipografi sözcüğü yer alan 99 adet tez bulunmaktadır. 2014 yılının Haziran ayı itibarıyla bu rakam 66 civarındaydı. 99 tezin tezin 79’u yüksek lisans, 8’i doktora ve 12’si ise sanatta yeterlik tezinden yalnızca 71’i incelemeye izin verilmiş durumdadır. Latin alfabesini özümsemek ve değerlendirmek ve dünya kültürü olarak benimsenen bu alanı, ülkemizde yapılacak çalışmalarla katkıda bulunmak ve geliştirmek için gereklidir (Sarıkavak, 2006: 84). Bu sebeple, matbaa ile yaklaşık 500 yıllık, Latin alfabesi ile 85 yıllık, tipografi eğitimi ile yaklaşık 40 yıllık bir geçmişe sahip olan ülkenin tipografi alanında ilerlemesine katkı sağlayabilen akademik duyarlılığın oluşturulması önemlidir.

Tipografik Yeterlilik

Diğer önemli bir konu da, tipografik yeterliliktir. Heller, çoğu kez öğrencinin tipografik yeterliliğinin ölçülmeden mezun edildiğini, yüksek lisansa başvuran adayların genellikle tipografik açıdan yetersiz olduğunu belirtmektedir (Heller, 2004: viii). Elinden çıkan ürünlerin belge niteliği taşıdığı görsel iletişim tasarımcısı, aynı zamanda dil ve kültür aktarımında rol oynamaktadır. Yazım kurallarına gerekli özenin gösterilmemesi ya da bilgi eksikliği sebebiyle sıkça karşılaşılan yazım hataları, yanlış kullanımı normalleştirerek tipografik duyarlılığın gelişmesini engelleyebilmektedir.

Tipografinin kavramsal iletim yönünü kullanarak sanatsal yönü ağır basan ürünler ortaya koyması, her görsel iletişim tasarımcısının sahip olması gereken bir özellik olmayabilir, ancak bir metni tipografi kurallarına uygun ve yazım hatası yapmamaya özen göstererek dizmesi, sahip olması gereken en temel özelliklerden birisidir. Genellikle lisans programlarının bitirme projelerinde, proje yöneticisi tarafından tipografi kullanımına ilişkin değerlendirmeler getirilse de yeterli olmamaktadır. Yetersiz bir tipografi eğitimi, ortak bir terminolojiye sahip olmayan az sayıda içerikten oluşan bir literatür eklendiğinde mezun olan öğrencilerin tipografi bilgisi çoğu zaman temel düzeyi aşamamaktadır. Bu sebeple, tasarımcı adaylarının lisans derecesini alma aşamasında tipografi yeterliliğinin aranması, üzerinde düşünülmeye değer bir gereklilik olarak görülebilir.

Sonuç olarak Türkiye’de tipografi eğitiminin geliştirilmesine yönelik düşünceleri ortaya koymak, problemleri tespit etmek, onları belli başlıklar altında toplayarak yapılacak tartışmalara katkı sağlamak, tipografi eğitimi alanındaki düşüncelerin bir sistematiğe oturması açısından önemlidir. Uzmanlık sorunu, ortak terminoloji vb. gibi başlıklarla tespit edilen konuların belirli aralıklarla tartışmaya açılması, gelinen durumun ortaya konması ile tipografi eğitimi alanındaki tartışmalar sağlıklı bir zemine oturabilir. Bu amaçla atılacak her adım, tasarımcı adaylarının tipografi bilgisinin ve kültürünün geliştirilmesine yönelik katkı sağlayacağı gibi, ülkenin genel tipografi ortamının iyileştirilmesine de ön ayak olacağı düşünülmektedir.

Kaynakça

Bilak, P. (2013). Deneysel Tipografi. Her Ne Anlama Geliyorsa, Erişim Tarihi: 20 Haziran 2014

Deney. Erişim Tarihi: 18 Aralık 2016

Durmaz, Ö. (2008, Şubat). Modern tipografinin destansı dönemini yazdım, Grafik Tasarım Görsel İletişim Kültürü Dergisi, 17, 16–20

Durmaz, Ö. (2009). Sanat, Tasarım ve Zanaat Üçgeninde Tipo Baskı, Basım Dünyası Dergisi, 84–87

Garfield, S. (2012). Tam Benim Tipim, İstanbul: Domingo Yayıncılık

Heller, S. (2004). Teaching Typographic Fluency/The Education of A Typographer, ed. Steven Heller, New York: Allworth Press, vii–x

Lupton, E. (2008, Eylül). Tipografi Bilimi, Grafik Tasarım Görsel İletişim Kültürü Dergisi, 24, 76–77

Sarıkavak, N. K. (2013). ISTYPE 2012 “Türkiye’de Tipografi Eğitimi” Paneli, Grafik Tasarım Görsel İletişim Kültürü Dergisi, 52, 70–77

Sarıkavak, N. K. (2006). Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nde Yazı ve Tipografi Eğitimi, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 9, 80–98

--

--